DİĞER
"Faşizme karşı çıkmak her birimizin içinde taşıdığı faşizmini görmesiyle başlar. Sürekli 'öteki'nin faşizmine odaklanmak faşizmi besler."
"Kimlik’i olaylarıyla, karakterleriyle, betimlemeleriyle bir bütün haline getiren, bir arada tutan harcın 'kaybetmek' kavramı olduğunu düşünüyorum. Kaybettiklerimizden geriye kalan ne? Bir beden ve kimlik olarak da kaybettiklerimizden geriye ne kalıyor? Nerede başlıyor ve nerede bitiyoruz?"
Hangi nedenlerden kaynaklanırsa kaynaklansın coğrafî, kültürel köklere dayalı kimliği muhafazada ısrar etmek, tüm diğer görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakıp bir grubun “safları sıklaştırması”na yol açacaktır ki, bu yolun sonu ister istemez başka bir grubun dışlanmasına varacaktır...
Başlığı Attilâ İlhan ve Roland Barthes üzerinden koydum; çünkü Mustafa Irgat’ın aslında kim olduğu, şiirinin nereden uçlandığı, kimin çocuğu olduğuna da değineceğim
Halil Karaveli'nin yeni kitabı Türkiye Neden Otoriter: Atatürk'ten Erdoğan'a, bu köklü soruya gölgede kalmış bir yaklaşımla, sınıf analiziyle yanıt arıyor...
Çerkes Hikâyeleri, tam da bu bütünsel etki üzerinden “Türk hikâyeleri” ya da daha doğrusu “Türklük” hikâyeleri. Bu yüzden, Çerkes kimliğine dahil olmayan diğer Türkiyeliler ve özellikle de Türkler tarafından okunmalı...
Cemal Kafadar: En çok devletler kimlikleri tespit etmeye, sabitlemeye çalışıyor belki. Denetleme mekanizmalarının vazgeçemeyeceği bir şey “kimsin” sorusunun net bir şekilde cevaplandırılması...
Dedin, “insanın onuriliği de olmalı.” Bu cümlenin altından; vicdan geçti, mahcubiyet geçti, dünyaya eğilmek geçti, haklının yanında durmak geçti...
Esmer Yakalılar kitabının yazarı Polat S. Alpman: Kürtlerin bir taraftan normalleşme, bir taraftan da toplumsal alanlara entegre olma istekleri var...
Ana Arzoumanian’ın kitabında yaptığı gibi deponun dışına çıkabilmek, diasporanın yerleştiği boşluktan kurtulup, “artık depolanmamış halimizle” yeni bir kimlik-beden-tarih kurmak imkânsız mı?
Can Kakışım: Kürt hareketinin temsilcileri belirli sosyalist grupların davalarına yeterince destek vermediğini düşünüyor. Birtakım sosyalistler de HDP’nin pragmatik bir azınlık milliyetçisi parti olduğuna inanıyorlar. Bu mesafeyi kapatmak pek kolay değil
Sennur Sezer gür, verimli bir ağaç gibiydi. Veda ederken de bir ağaç gibi ayaktaydı. Onun dalları, yaprakları arasında yer bulabilmiş olmak ne kadar büyük bir onur...
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık